Bilim insanları ilk kez antik Troya’da şarabın büyük ölçekte tüketildiğine dair kimyasal kanıtlar ortaya koyarak, şarabın elit kesimin içeceği olduğu yönündeki önceki varsayımlarla meydan okudu. Tübingen, Bonn ve Jena Üniversitelerinden bilim insanları, efsanevi antik kentteki içki kaplarının biyomoleküler analizini yaparak şarabın hem üst hem de alt sınıfların içtiği bir içecek olduğunu tespit etti. Bulgular American Journal of Archaeology dergisinde yayımlandı.

Araştırma, Homeros destanlarından bilinen iki kulplu karakteristik bir içki kabı olan depas amphikypellon’a odaklandı. M.Ö. 2500 ila 2000 yıllarına tarihlenen bu kaplar ilk olarak 19. yüzyılda Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından ortaya çıkarılmış ve Schliemann bunların İlyada’da anlatıldığı gibi kutlama amacıyla kullanıldığını tahmin etmiştir. Bununla birlikte, içlerinde gerçekten şarap bulunup bulunmadığı sorusu bu araştırmaya kadar cevapsız kalmıştı.
Tübingen Üniversitesi’nden Dr. Stephan Blum şunları söyledi: “Heinrich Schliemann, depas kadehinin tıpkı İlyada’da anlatıldığı gibi kutlamalarda elden ele dolaştırıldığını tahmin ediyordu. Araştırmamız şimdi bu kapların gerçekten de şarap için kullanıldığını doğruladı.”
Araştırmacılar, Tübingen Üniversitesi’nin klasik arkeoloji koleksiyonundan depas kadehlerinin seramik parçaları üzerindeki organik kalıntıları analiz etmek için gaz kromatografisi (GC) ve kütle spektrometresi (GC-MS) kullandılar. İnceleme, fermente üzüm suyunun kimyasal belirteçleri olan pirüvik ve süksinik asitlerin varlığını gösterdi. Kalıntı analizini yöneten Bonn Üniversitesi’nden Dr. Maxime Rageot şunları söyledi: “Bu asitlere ilişkin kanıtlar kesindi: Bu asitler yalnızca üzüm suyu mayalandığında ortaya çıkıyor. Dolayısıyla artık depas kadehlerinden sadece üzüm suyu değil, gerçekten şarap içildiğini güvenle söyleyebiliriz.”

Tunç Çağı’nda şarap uzun süre lüks bir ürün olarak görülmüş olsa da araştırmacılar artık şarabın sadece seçkinlere özgü olmadığını ortaya koydu. Troya’nın sıradan insanların yaşamış olduğu dış yerleşimlerinde bulunan basit kapların kimyasal analizi de aynı şarap kalıntılarını ortaya çıkardı. Blum, “Troya’nın dış yerleşimlerinde ve dolayısıyla kalenin dışında bulunan sıradan kapları da kimyasal olarak inceledik” dedi. “Bu kaplarda da şarap kalıntısı bulunuyordu, dolayısıyla şarabın sıradan insanlar için de günlük bir içecek olduğu açıktır.”
Bu keşif, şarap içmenin yönetici elit tarafından sıkı bir şekilde kontrol edildiğine dair geleneksel inançlarla çelişmektedir. Birçok antik toplumda şarap, üzüm yetiştiriciliği ve ticaretinin karmaşıklığı nedeniyle genellikle seçkin statüsüyle ilişkilendirilirdi. Ancak Troya’nın bağcılığa elverişli bir bölgede yer alması, şarabın toplumun her kademesinde daha yaygın olarak bulunabileceğini düşündürmektedir.

Tübingen Üniversitesi Rektörü Profesör Karla Pollmann, “Troya’ya ilişkin araştırmalar Tübingen Üniversitesi’nde uzun bir geleneğe sahiptir ve Troya’nın resmini ortaya koyan bulmacaya bir parça daha ekleyebildiğimiz için çok mutluyum” dedi.
Geleneksel olarak zenginliğin ve dini ritüellerin bir sembolü olarak kabul edilen bu yeni kanıt, Troya’da şarap içmenin demokratikleştirilmiş bir uygulama olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, diğer antik kültürlerde şarap tüketimine ilişkin yeni soruları gündeme getirmektedir. Diğer Ege ve Anadolu bölgelerinde yapılacak biyomoleküler araştırmalar, yaygın şarap tüketiminin Troya’ya özgü bir özellik mi yoksa daha geniş bir bölgesel olgu mu olduğunu belirleyebilir.
Yazının orijinali için buraya tıklayın.





Yorum bırakın